ASİT YAĞMURLARI
Evlerimizde kullandığımız sayısız
eşyayı üreten fabrikalar, evlerimizde ve bu fabrikalarda kullanılan elektriği
üreten santraller, tarım ürünlerinin üretildiği uçsuz bucaksız tarlalar,
bizleri kimi zaman sevdiklerimize kavuşturan kimi zaman okula, işe götüren
taşıtlar. Hayatımızı kolaylaştıran etrafımızdaki bunca şeyin aslında doğaya
nelere mal olduğunu biliyor muyuz? Çalıştırılan her otomobilin, boşa yakılan
ambaların, bilinçsizce kullanılan gübrelerin, günlük hayatta kullandığımız
sanayi ürünlerinin yol açtığı zararlardan sadece biri asit yağmurları…
Normalde yağmur suyu asit
özelliğindedir, pH’sı 5,5–5,6 arasında değişir. Bu, atmosferde bulunan karbon
dioksitin (CO2) yağmur suyuyla etkileşime girerek karbonik asit (H2CO3) meydana
getirmesinden kaynaklanır. H2O(s) + CO2 (g) g H2CO3 (s) pH’sı normal yağmur
suyunun sahip olduğu 5,5-5,6’lık pH düzeyinin altında olan yağmurlar asit
yağmuru olarak tanımlanır. Asit yağmuru, doğal ve antropojenik (insan kaynaklı)
kaynaklardan gelen kükürt dioksit (SO2) ve azot oksit (NOx) gazlarının
bulutlardaki su damlacıkları içinde çözünerek daha sonra yağış olarak yer yüzüne inecek olan bu su kütlelerinin
asitliğini artırması sonucu oluşur. Bu gazların atmosferde su, oksijen ve asit
özelliğindeki birtakım kimyasallarla tepkimeye girmesi sonucunda sülfürik asit
(H2SO4) ve nitrik asit (HNO3 -) oluşur. Kükürt dioksit ve azot oksit gazları
kirletici kaynaklardan yayıldıktan sonra hâkim rüzgârlar tarafından ülke
sınırlarının dışına hatta bazen yüzlerce kilometre uzağa taşınabilmektedir.
Araştırmalara göre Kanada’da görülen asit yağmurlarının % 50-% 70’i ABD’den
kaynaklanmakta, ABD’de görülen asit yağmurlarının ise % 2-% 10’luk dilimi
Kanada’dan kaynaklanmaktadır. Nitrik asidin çoğu atmosfere salınan azot oksit
gazlarından kaynaklıdır. Fakat tarımsal uygulamaların da asit yağmurlarına
etkisi vardır ki bu, amonyaktan kaynaklanır. Toprakta ürün kalitesini artırmak
kullanılan gübreler fosfor (P) ve azot (N) bakımından zengindir. Gübre
sanayisinde çoğu gübreler Haber-Bosch adı verilen bir işlem sonucu elde edilir.
Bu işlemde, havadan alınan reaktif olmayan azot (N2), reaktif olan amonyağa
(NH3) çevrilir.
Asit yağmuru terimi ilk olarak
1852’de İskoç kimyager Robert Angus Smith tarafından Endüstri Devrimi’nin
önemli şehirlerinden Manchester’a (İngiltere) düşen yağıştaki asit oranının
artmasını tanımlamak için kullanılmış. Smith, sanayileşme ve kullanılan fosil
yakıtlar sonucunda artan hava kirliliği ile asit yağmurları arasındaki ilişkiyi
keşfetmiş.
Asit yağmurları 1852 yılında keşfedildiği halde 1960’ların sonuna
kadar bu olgu hakkında geniş çaplı gözlem ve araştırma yapılmamış. Ta ki bilim
insanları nehirlerdeki ve göllerdeki asitlik artışını ve büyük sanayi
bölgelerinin çevresindeki bitkilerde meydana gelen tahribatı gözlemleyene kadar Amonyak ise ya doğrudan
buharlaşarak bulut kütleleri içinde ya da dolaylı bir şekilde yüzey sularıyla
taşınarak bazı kimyasal olaylar sonucu nitrik asiti (HNO3 -) oluşturur. Kükürt
dioksitin ve azot oksitlerin yağmur sularını asitlendiren asitlere dönüşmesi, birkaç
çeşit tepkimeyle meydana gelir.
Asit yağmurlarının günümüzde
bilinen başlıca sorumluları volkanlar, karada (çoğunlukla bataklıklarda) ve
denizde meydana gelen oksijensiz çürümeler (doğal etmenler) ve kontrolsüz tarım
uygulamaları (aşırı ve kontrolsüz gübreleme) nedeniyle oluşan amonyak, sanayi
faaliyetlerinde, termik santrallerde ve ulaşım araçlarında fosil yakıtların
kullanılmasıyla oluşan kükürt dioksit ve azot oksit gazlarıdır (insan kaynaklı
etmenler).
Dünya çapında kükürt dioksit salımlarında azalma gözlemlenirken
gelişmekte olan ülkelerde artan taşıt sayısına bağlı olarak azot oksit
gazlarının salımı artıyor. Yeni araştırmalar, son yıllarda oluşan asit
yağmurlarının özellikle yerleşim yerlerine yakın olanlarının çoğunun, azot
oksitlerden kaynaklandığını gösteriyor.
Asit yağmuru ve asit birikimi, son 20
yıl içinde bölgesel ölçekte önemli çevre problemlerinden biri olarak kabul
ediliyor. Bilhassa İskandinav ülkelerinde, Kanada’da ve ABD’nin kuzeydoğu
eyaletlerinde sulak yaşamda, bitkilerde ve toprakta olumsuz değişmelere yol
açıyor.
Çeşitli ülkelerde asit yağmurlarının etkilerini azaltmak amacıyla yasal
düzenlemeler yapılıyor. Asit yağmurları aslında daha genel bir olgu olan asit
birikimi ve taşınımının sonuçlarından biridir. Asit birikimi, ıslak birikim ve
kuru birikim şeklinde olabilir.
Islak birikim asit özelliği gösteren maddelerin
bulutlardaki su kütlelerine nüfuz etmesiyle oluşur, pH’sı 5,6’nın altında olan
asit özelliğindeki sular atmosferden yağmur, kar, sulusepken ve dolu vasıtasıyla
yeryüzüne taşınır. Yeryüzüne ulaşan bu sular canlılar üzerinde zararlı etkiler
yaratır.
Etkinin şiddeti suyun asitlik derecesine, kimyasal içeriğine ve tamponlama
(asitliği yüksek maddeleri, kendi asitlik derecesi değişmeyecek ya da çok az
değişecek şekilde barındırabilme) kapasitesine ve bu etkiye maruz kalan
organizmaların özelliklerine bağlı olarak değişir.
Asit özelliği taşıyan
aerosollerin, parçacıkların ve gazların atmosferde ve atmosfer yoluyla daha
sonra karada birikimi ise kuru birikim olarak adlandırılır.
Kuru birikim yağan yağmurların
asitliğini artırabildiği gibi yeryüzünde yağışlarla taşınarak yüzey sularında
asitlenmeye de sebep olabilir. Bu yüzeysel su ise diğer su kaynaklarına
karışarak asitlenme yaratabilir. Atmosferdeki asitliğin yaklaşık olarak
yarısının kuru birikim biçiminde yeryüzüne döndüğü düşünülüyor.
Asit yağmurları
insan sağlığına, yüzeysel sulara (göllere ve akarsulara), sularda yaşayan
canlılara, ormanlara, otomobil kaplamalarına, binalara, heykellere, tarihi
eserlere zarar verebiliyor.
Canlılar Üzerindeki Etkiler
Asit yağmuru, balıkların zarar
görmesine ve ölmesine, biyolojik çeşitliliğin azalmasına, su kaynaklarına
akarken toprakta bulunan ağır metallerin (örneğin alüminyumun) göllere ve
akarsulara karışmasına sebep olur. Hem artan asitlik hem de artan ağır metal
konsantrasyonu su canlılarında doğrudan zehir etkisi yapar.
Ayrıca artan
asitlik ve ağır metal düzeyleri canlılar üzerinde kronik strese neden olur. Bu
da canlıların genel sağlığında ve çevreye uyum yeteneklerinde sorunlara yol
açar.
Asit yağmurunun en zararlı etkilerinden biri göller üzerinde görülür.
Asit yağmurlarının taşıdığı asitleri tamponlamaya yardımcı olan kalsiyum
karbonat, magnezyum karbonat gibi maddeler göllerde az miktarda bulunduğundan
bu alanlar özellikle risk altındadır.
Sadece az sayıda tür ani pH
değişimlerinde hayatta kalabilir, bu nedenle asit yağmurlarından etkilenen
göllerdeki balık popülasyonları tamamen yok olabilir. Asitleşme ayrıca genel
olarak tür çeşitliliğini de azaltır.
Hassas havzaların içinde, bahar aylarında
karların erime dönemlerinde meydana gelen balık ölümleri, asitlenme etkisiyle
ilişkilendiriliyor. ABD’de kirliliği düşürmek, ozon tabakasının incelmesini
engellemek ve asit yağmurlarının etkilerini azaltmak amacıyla 1980 yılında
“Temiz Hava Yasası” (The Clean Air Act) yasası çıkartılmış. Bu yasa kapsamında
“Asit Yağmuru Programı” (The Acid Rain Program) oluşturulmuş; bu sayede
1990–2008 yılları arasında kükürt salımlarında % 70’e varan azalma sağlanmış.
Bu gelişmeden sonra Kanada’daki yağmurların asitliği azalmış, ancak daha önceki
asit yağmurlarından etkilenen Ontario Gölü’nde kayda değer bir iyileşme
gözlemlenmemiş. Sualtı yaşamı tehdit eden okyanus asitlenmesinde ise asit
yağmurlarının karbondioksite göre çok daha az etkili olduğu kabul ediliyor.
Yapılan araştırmalar asit yağmurlarının ormanlarda tahribat yaratarak ağaçların
büyümelerini yavaşlattığını ve hatta ölümlerine sebep olabildiğini gösteriyor.
Asit yağmurları çoğu zaman çevre sorunlarından kaynaklı başka etmenlerle de
birleşerek ormanlar üzerinde stres oluşturuyor.
Asit yağmurları ağaçlara birkaç
şekilde zarar veriyor. Öncelikle asitliği yüksek suyla temas eden yapraklar ve
gövde dokuları yıpranıyor. Ayrıca ağaçların topraktan faydalı maddeleri alması
zorlaştığı gibi zehirli etkisi olan bazı maddeleri alması kolaylaşıyor.
Asit
yağmurunun başka bir etkisi de, toprakta besin olarak kullanılan bazı
minerallerin çözünmesi (demineralizasyon). Demineralizasyon sonucunda asitliği
yüksek olan sular toprakta bulunan yararlı mineralleri ve besinleri çözerek
bitki örtüsünden uzaklaştırır ve yüzey akışı ile derelere, akarsulara ve
göllere taşır. Aynı zamanda asit yağmuru toprak içinde bulunan zehirli
maddelerin (ağır metaller, örneğin alüminyum) serbest hale geçmesine neden
olur. Tamponlama kapasitesi yüksek topraklar asit yağmurlarının zararlı
etkilerini belli ölçüde bertaraf edebilir. Yine de bu özellik dış dokuların
asit yağmurundan göreceği zararı engelleyemez. Özellikle yüksek bölgelerde
bulunan ormanlar daha fazla bulut ve sis ile çevrelenme eğilimindedir, bu
yüzden eğer nemli hava kütlesindeki asitlik yüksekse bu ormanlar daha fazla
aside maruz kalır.
Nesneler Üzerindeki Etkiler
Asit yağmurları otomobil
boyalarına da ciddi şekilde zarar verebiliyor. Otomobil endüstrisinde çevresel
serpinti olarak tabir edilen etmenler arasında yer alan asit yağmurlarının
özellikle yeni boyanan araçların boyalarında aşınma yarattığı biliniyor.
Yapılan araştırmalarda otomobillerin bu şekilde hasar gören bölgelerinde asit
yağmurundan kaynaklı yüksek miktarda sülfata rastlanmış.
Asit yağmurları ve
asit özelliğindeki parçacıkların kuru birikimi ayrıca metallerin korozyonuna,
çeşitli boya ve yapı malzemelerinin (örneğin mermer, kireçtaşı) dokularının
bozulmasına neden olabiliyor. Asit yağmurlarına sebep olan sülfat ve nitrat
parçacıkları aynı zamanda görüş mesafesini de azaltır.
ABD’nin doğu
kesimlerinde görüş mesafesinin düşmesi nedeni % 50-%70 oranında sülfat
parçacıklarından kaynaklanıyor. Batı kesimlerinde ise görüş mesafesinin
düşmesinde genellikle nitrat önemli rol oynuyor.
İnsan Sağlığı
Asit yağmurları normal
yağmurlardan farksızdır. Normal yağmurlar gibi görünür, tadı normal bir yağmur
damlasınınkine benzer ve aynı hissi verir. Asit yağmurları insanlara doğrudan
büyük zararlar vermez. Yine de normalin üstünde bir asitliğin zararlı
etkilerinin olması kaçınılmaz bir durumdur.
Örneğin yapılan deneylerde pH’sı
4’ün altındaki göl sularına giren insanların ve tavşan deneklerin gözlerinde
tahriş ve kızarıklık saptanmış. Ayrıca asit yağmuruna sebep olan kükürt dioksit
ve azot oksit gazları da insanlara zarar verir.
Bu gazlar atmosferde sülfat ve
nitrat parçacıklarına dönüşerek rüzgârlar sayesinde uzun mesafeler kat edebilir
ve solunum yoluyla akciğerlere nüfuz eder. Bu parçacıkların insan sağlığı,
özellikle de akciğer ve solunum sistemi üzerindeki olumsuz etkileri birçok
araştırma tarafından ortaya konmuş.
Asit yağmurlarının yüzey, yeraltı ve içme
sularında, toprakta, bitkilerde ve balıklar üzerinde sebep olduğu ağır metal
birikimi de insan sağlığını dolaylı olarak olumsuz yönde etkiler. Bu kaynakları
besin ve su temini amacıyla kullanan insanlarda ağır metaller olumsuz
durumlara, hatta ölümcül hastalıklara sebebiyet verebilir.
Asit Yağmurları Deneyi:
Asit Yağmurlarının İncelenmesi
Ülkemizde asit yağmurlarını Araştırma Şube Müdürlüğü tarafından araştırılmaktadır. Araştırma Şube Müdürlüğü bünyesinde Hava Kirliliği ve Asit Yağmurları Araştırma Grubu olarak ODTÜ ile de ortaklaşa yürütülen çalışmalar çerçevesinde, özellikle asit yağmurları ve sınır ötesi kirlilik taşınımının belirlenmesine yönelik olarak çalışmalar yapılmaktadır. Bu amaçla 13 Nisan 1999 Çamkoru’da yağmur suyu toplamak üzere toplama sistemi kurulmuştur. Özellikle sınırlar ötesi kirliliğin iyi tespit edilmesi amacıyla çevresel ve kentsel kirlilikten etkilenmemesi için kentten uzak bir bölge olan Çamkoru bölgesi seçilmiştir. Ayrıca yer seçimi yapılırken asit yağmurlarının ülke ormanlarına verdiği zarar dikkate alınmıştır. Genel atmosferik sirkülasyonun yanısıra kentsel hava kirliliğinin etkilerinin de gözlenmesi amacıyla, benzer bir yağmur toplama düzeneği 19 Nisan 1999’da Ankara Bölge Meteoroloji Müdürlüğünde kurulmuştur.
İstasyonlardan toplanan örnekler sonucu elde edilen veriler kullanılarak yapılan
genel kirlilik belirleme çalışmaları sürmektedir. Çamkoru ve Ankara Bölgedeki yağmurtoplama sistemlerinden alınan yağmur örnekleri içindeki eser miktarlardaki katyon ve anyonlar belirlenerek yağmur suyundaki kirlilik izlenmektedir. Elde edilen yağmur suyu örneklerindeki çinko, demir, kadmiyum, kalsiyum, klor, krom, kurşun, magnezyum,mangan, nikel, nitrat, potasyum, sodyum, sülfat, vanadyum maddeleri konsantrasyonları OTDÜ ile ortak proje çerçevesinde ODTÜ Çevre Mühendisliği laboratuarlarında ve de Araştırma Şube Müdürlüğü bünyesindeki laboratuarda yapılmaktadır.Her iki istasyonda kurulu olan yağmur toplama sistemi toplam kirlilik birikimini ölçmeye yönelik olarak hazırlanmış sistemlerdir. Bundan sonraki çalışmalarda alımı kararlaştırılan otomatik yağmur toplama sistemlerinin kullanılması düşünülmektedir.Alınacak otomatik yağmur toplama sistemi sayesinde kuru ve ıslak birikim ayrı ayrı kontrol edilebilecektir. Bu sayede yağmur suyundan gelen kirlilik ve havadaki serbest halde dolaşan toz zerrelerinin neden olduğu kirlilik miktarı belirlenebilecektir.
Aylara Göre Asit Yağmurları Miktarı:
Olası Çözümler
Peki bu kadar olumsuz sonuçları
olan asit yağmuru sorunuyla ilgili neler yapılabilir? Yağmurlar her yeri
etkileyebildiği için olumsuz sonuçları önlemek yerine asit yağmurlarının
oluşmasını önleyecek tedbirlerin alınması gerekiyor.
Fabrikaların ve termik
santrallerin bacalarına uygun arıtma sistemlerinin takılması ve usulüne uygun
biçimde kullanılması alınabilecek tedbirlerin başında geliyor. Ayrıca
otomobillerde uygun katalitik dönüştürücüler kullanılmalı, araçların bakımları
zamanlarında yapılmalı.
Özel araç kullanımından mümkün olduğunca kaçınılmalı,
ki bu aynı zamanda karbon salımının azalmasına da katkıda bulunacak bir önlem.
Enerji ve yakıt israfını en aza indirmek, alternatif enerji kaynaklarına
yönelmek de yine hem asit yağmurlarını engellemeye hem de karbon salımlarını
azaltmaya yönelik olarak benimsenmesi gereken stratejiler arasında.
çokgüzell
YanıtlaSilprojeyi yapmadan önce bulmam gereken siteymiş :(
YanıtlaSilefsane anlatım
YanıtlaSilkaynak nedir acaba ?
YanıtlaSilhttps://onsekizmartkimyada.blogspot.com.tr/2012/12/asit-yagmurlari-evlerimizde-kullandgmz.html?showComment=1515493344109#c4720534613060250478
Silperformans ödevim için tam ihtiyacım olan bilgiler
YanıtlaSilteşekkürler.